Türkiye’de elektrikli araç kullanımı son yıllarda önemli bir artış gösteriyor. Özellikle artan yakıt fiyatları, çevre bilincinin gelişmesi ve yeni teknolojilerin sunduğu avantajlarla birlikte, elektrikli araçlara olan ilgi her geçen gün artıyor. Ülkemizde yerli üretim TOGG’un piyasaya çıkmasıyla birlikte, elektrikli araç pazarı yeni bir ivme kazandı ve kullanıcıların bu teknolojiye olan güveni artmaya başladı.
Türkiye otomotiv pazarında elektrikli araçların payı giderek yükseliyor. 2023 yılında toplam otomotiv satışları içinde elektrikli araçların oranı %5’i aştı. Bu oran, 2022 yılına göre yaklaşık iki kat artış gösterdi. Özellikle büyük şehirlerde elektrikli araç kullanımının daha yaygın olduğu gözlemleniyor. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde elektrikli araç sayısı diğer şehirlere göre daha hızlı artıyor.
Otomotiv sektöründeki bu dönüşüm, sadece bireysel kullanıcılarla sınırlı değil. Kurumsal filolar da elektrikli araçlara yöneliyor. Özellikle lojistik firmaları ve araç kiralama şirketleri, filolarına elektrikli araçlar eklemeye başladı. Bu durum, pazarın büyümesine önemli katkı sağlıyor.
2023 yılında Türkiye’de 50 binin üzerinde elektrikli araç satışı gerçekleşti. Bu rakam, bir önceki yıla göre %100’ün üzerinde bir büyümeyi işaret ediyor. Hibrit araçlarla birlikte düşünüldüğünde, elektrifikasyonun toplam pazardaki payı %10’u buluyor. Bu artışın arkasında birçok faktör bulunuyor: vergi avantajları, artan model çeşitliliği, gelişen şarj altyapısı ve düşen batarya maliyetleri.
Satış rakamlarının aylık dağılımına bakıldığında, özellikle yaz aylarında ve yılın son çeyreğinde satışların arttığı görülüyor. Bu artışta mevsimsel faktörlerin yanı sıra, markaların yıl sonu kampanyaları ve devlet teşviklerinin de etkisi bulunuyor.
Türkiye pazarında yerli üretim TOGG’un yanı sıra, çeşitli global markaların elektrikli modelleri de bulunuyor. Fiyat segmentine göre farklı tercihlerin öne çıktığı görülüyor. Özellikle orta segment elektrikli araçlara olan talep dikkat çekiyor. TOGG’un piyasaya girmesiyle birlikte, yerli üretimin pazardaki payı da artmaya başladı.
Model bazında tercihler incelendiğinde, SUV ve C segmenti araçların ön planda olduğu görülüyor. Bu tercihin arkasında Türkiye’nin yol koşulları, aile yapısı ve kullanım alışkanlıkları etkili oluyor. Ayrıca, menzil kaygısı nedeniyle, yüksek batarya kapasitesine sahip modeller daha çok tercih ediliyor.
Türkiye’de şarj istasyonu ağı hızla genişliyor. 2023 sonu itibariyle ülke genelinde 3000’den fazla şarj istasyonu bulunuyor. Bu sayının 2024 sonunda 5000’i aşması bekleniyor. Şarj istasyonlarının dağılımında özellikle ana arterlere ve şehir merkezlerine öncelik veriliyor.
Şarj altyapısının gelişiminde özel sektör yatırımları önemli rol oynuyor. Birçok enerji şirketi ve otomotiv markası, kendi şarj istasyonu ağlarını kuruyor. Ayrıca, alışveriş merkezleri, oteller ve iş merkezleri gibi noktalarda da şarj istasyonları yaygınlaşıyor.
Hızlı şarj istasyonlarının sayısı da artıyor. DC hızlı şarj istasyonları, özellikle şehirlerarası yolculuklarda kritik öneme sahip. Bu istasyonlar, 30-45 dakika gibi kısa sürelerde araçların şarj edilmesine olanak sağlıyor.
Türkiye’de elektrikli araç kullanımını teşvik etmek amacıyla kapsamlı bir destek programı uygulanıyor. Bu program, vergi indirimleri, şarj altyapısı destekleri ve çeşitli teşviklerden oluşuyor. Özellikle elektrikli araçlarda uygulanan ÖTV indirimleri, satın alma kararında önemli rol oynuyor.
Yasal düzenlemeler de elektrikli araç ekosistemini destekler nitelikte gelişiyor. Yeni yapılan binalarda şarj altyapısının zorunlu tutulması, site ve apartmanlarda şarj ünitesi kurulumunun kolaylaştırılması gibi düzenlemeler hayata geçiriliyor. Ayrıca, şarj istasyonu işletmeciliği için standartlar belirleniyor ve denetim mekanizmaları oluşturuluyor.
Elektrikli araçlarda sunulan ÖTV avantajları, fosil yakıtlı araçlara göre önemli bir fiyat farkı yaratıyor. 2024 itibariyle elektrikli araçlarda motor gücüne bağlı olarak %10 ile %45 arasında değişen ÖTV oranları uygulanıyor. Bu oranlar, benzer segment içten yanmalı motorlu araçlara göre çok daha düşük.
Belediyelerin sunduğu destekler de dikkat çekiyor. Birçok büyükşehir belediyesi, elektrikli araçlara ücretsiz veya indirimli park imkanı, şarj istasyonlarında özel tarifeler gibi avantajlar sunuyor. Bu destekler, özellikle şehir içi kullanımda elektrikli araçları daha cazip hale getiriyor.
Elektrikli araçların yaygınlaşmasının çevresel etkileri oldukça önemli. 2023 yılında elektrikli araçlar sayesinde yaklaşık 100 bin ton CO2 emisyonu engellendiği tahmin ediliyor. Bu rakam, 5 milyon ağacın bir yılda absorbe edebileceği karbon miktarına eşdeğer.
Sürdürülebilirlik açısından bakıldığında, elektrikli araçların etkisi sadece emisyonlarla sınırlı değil. Gürültü kirliliğinin azalması, fosil yakıt bağımlılığının düşmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla entegrasyon gibi birçok olumlu etki gözlemleniyor. Özellikle güneş enerjisi sistemleriyle birleştirilen ev tipi şarj üniteleri, sürdürülebilir ulaşım konusunda önemli fırsatlar sunuyor.
Elektrikli araçların ilk alım maliyetlerinin yüksek olması hala önemli bir engel oluşturuyor. Ortalama bir elektrikli aracın fiyatı, benzer segment içten yanmalı motorlu bir araca göre %30-50 daha yüksek olabiliyor. Bu fark, özellikle orta gelir grubundaki tüketiciler için caydırıcı olabiliyor.
Ancak işletme maliyetleri açısından durum farklı. Elektrikli araçların yakıt ve bakım maliyetleri, geleneksel araçlara göre çok daha düşük. Ortalama bir elektrikli aracın yıllık işletme maliyeti, benzinli bir araca göre %60’a varan oranda daha ekonomik olabiliyor. Bu maliyet avantajı, özellikle yıllık kilometre kullanımı yüksek olan kullanıcılar için önemli bir tercih sebebi.
Şarj istasyonlarının yaygınlığı artmasına rağmen, özellikle şehirlerarası yollarda daha fazla şarj noktasına ihtiyaç duyuluyor. Mevcut durumda ana arterlerde ortalama her 100-150 kilometrede bir şarj istasyonu bulunuyor, ancak bu mesafenin 50 kilometreye düşürülmesi hedefleniyor.
Apartman ve site yaşamında şarj altyapısı kurulumu da önemli bir sorun. Ortak alanlarda şarj ünitesi kurulumu için site yönetimlerinden izin alma süreci, teknik altyapı yetersizlikleri ve maliyet paylaşımı gibi konular çözüm bekliyor.
Türkiye’de 2025 yılına kadar elektrikli araç pazarının toplam otomotiv satışları içindeki payının %15’e ulaşması bekleniyor. Bu hedef doğrultusunda yaklaşık 100 bin yeni elektrikli aracın trafiğe çıkması öngörülüyor.
Şarj altyapısı konusunda da iddialı hedefler var. 2025 sonuna kadar ülke genelinde 10 bin şarj istasyonuna ulaşılması planlanıyor. Bu istasyonların %30’unun DC hızlı şarj özelliğine sahip olması hedefleniyor.
2030 yılına kadar elektrikli araçların pazar payının %30’u aşması öngörülüyor. Bu artışla birlikte yaklaşık 1 milyon elektrikli aracın Türkiye yollarında olması bekleniyor. Bu dönüşüm, otomotiv sektörünün yanı sıra enerji sektörünü de etkileyecek.
Teknolojik gelişmelerle birlikte batarya maliyetlerinin düşmesi ve menzil kapasitelerinin artması bekleniyor. 2030’a kadar batarya maliyetlerinin %40 oranında düşmesi öngörülüyor. Bu düşüş, elektrikli araçların satış fiyatlarını da olumlu yönde etkileyecek.
Türkiye’de elektrikli araç kullanımı hızla yaygınlaşıyor. Devlet teşvikleri, gelişen altyapı ve artan çevre bilinci bu büyümeyi destekliyor. TOGG gibi yerli üreticilerin pazara girmesi, sektöre olan güveni artırıyor.
Karşılaşılan zorluklar ve altyapı ihtiyaçlarına rağmen, elektrikli araçların geleceği parlak görünüyor. Özellikle batarya teknolojilerindeki gelişmeler ve şarj altyapısının yaygınlaşması, bu dönüşümü hızlandıracak faktörler olarak öne çıkıyor.
2030 yılına kadar elektrikli araçların otomotiv sektöründe dominant bir pozisyona gelmesi bekleniyor. Bu dönüşüm, sadece ulaşım alışkanlıklarını değil, şehir planlaması ve enerji altyapısı gibi birçok alanı da etkileyecek.
© 2024 | Thinking
Automated page speed optimizations for fast site performance